Yaşamı boyunca insan önemli aşamalara uğrar, böylece her aşamada kişiliğini belirlemesine ve bir geleceği şekillendirmesine yardımcı olan belirli alışkanlıklar, spesifik beceriler kazanır. Bu alışkanlıklar ve beceriler, hayatta kaldığı sürece hayatını etkileme potansiyeline sahiptir.
Çocukluk
Çocukluk, bebeklik dönemi ile başlayan ve yetişkinliğe giriş ile biten aşama olarak tanımlanır. Gelişim psikolojisinin bu aşaması bir dizi aşamaya ayrılmıştır: küçük çocuğun aşaması, erken çocukluk, ergenliğin orta ve son aşaması. Aşamalar, onları diğer aşamalardan ayıran özel bir karaktere sahiptir. Küçük çocuğun evresi, çocuğun yürümeyi öğrendiği dönem ile karakterizedir. Erken çocukluk dönemi oyun dönemi, orta çocukluk dönemi okul dönemi ve son olarak ergenlik öncesi dönem çocuğun hazırlandığı dönemdir. İnsan fiziksel ergenliğe ulaşmak ve ergenlik dönemi olarak da bilinir.
Her ülke belirli bir yaştaki çocukluk yaşını tanımladı. Bazıları 13 yaşında, bazıları 18 yaşında ve bazıları yirmi bir yaşındaydı. Bununla birlikte, ülkeler arasında en yaygın yaş 18’dir.
Çocukluğun önemi
Çocukluk dönemi, psikologların onu çok hassas bir dönem olarak tanımladığı insan yaşamının ilk dönemidir ve aynı zamanda insanın bu dönemde doğasında olan alışkanlıkları ve alışkanlıkları edindiği esnek bir insan yaşamı dönemidir. hayatı boyunca ona göre, Psikologlar, insan zekasının belirlendiği biçimlendirici dönemin adıdır ve aynı zamanda gelecekte de bunu başaran dengeli ve entegre bir büyüme geliştirir.
Çocukluğun önemi, farklı gelenek ve değerlerin kazanılmasıdır. Bir kişi iyi alışkanlıklar, değerler ve yüksek ahlak edindiyse, kaçınılmaz olarak bunların üstesinden gelecektir, ancak kötü alışkanlıklar ve kötü ahlak edindiyse, büyüdüğünde toplum üzerinde bir yük olacaktır. Bu insanın yapamayacağı anlamına gelmez Büyüdüğünde büyüyen gazap, her şey reform, bunu yapmak için irade ve kararlılık yoktur.
Çocukluk sorunları
Dünyanın her yerinde birçok çocuk, oyun ve eğitim yoluyla çocukluklarından zevk almalarını engelleyen birçok farklı sorundan ve zorluktan muzdariptir, bu nedenle odak noktası, bu şekilde istismar eden bu savunmasız insan grubunun haklarını korumaya odaklanmaktır. Yasadışı eylemler ve onları en kötü işkenceye maruz bırakma, fiziksel veya psikolojik olsun, işkence türleri, ancak bu konunun sorumluluğunun sadece devletin rolüne rağmen devlet organlarına değil, tüm topluma ait olduğu söylenmelidir. Bu bölümdeki en büyük rol, yasanın gücü ve uygulaması olduğu için, sadece geleceği korumakla kalmayıp, ilgili tarafları belirli ihlallerin varlığından haberdar etmek.